Tag Archives: Ramazan

Kadir Gecesi

Görsel

KADİR GECESİ MESAJI

ankara_kale_by_ankarasevdam

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Sevgili Peygamberimizin (sav) dilinde evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olarak ifade edilen mübarek Ramazan-ı şerifin son günlerine yaklaşırken 1 Temmuz Cuma’yı 2 Temmuz Cumartesi’ye bağlayan gece, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı Kadir gecesine bir kez daha kavuşmanın sevinç ve mutluluğunu yaşayacağız.
Kadir gecesi, değerini bizzat Kur’an-ı Kerim’den almıştır. Kur’an-ı Kerim, bu geceye müstakil bir sure tahsis ederek, gecenin en güzel biçimde tasvirini yapmıştır.
Her sene Allah’tan bir bağış, Peygamberden bir armağan gibi gelen Kadir gecesinin anlatıldığı Kadir suresi, bizlere üç mesaj getirmiştir:
Birincisi, Kadir gecesini değerli kılan “yaradılış bilgisinin ders kitabı” olan Yüce Kur’an’ın ilk nüzûlüne şahit olmuş olmasıdır. Onun kadrini yücelten, Aziz Kur’an’ın rahmet yüklü evrensel mesajlarının bu gece inmeye başlamasıdır. Aynı şekilde Müslümanların Allah katındaki değerini yücelten, kadrini kıymetini yüce kılan da Kur’an-ı azîmuşşandır. Bu gece biz müminlere düşen en büyük vazife, kalbimizin semasına Kur’an-ı Kerim’i yeniden indirmektir.
İkinci mesaj, her Kadir gecesinin müminlere her yıl bir ömürlük bir fırsat sunmuş olmasıdır. “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” ayeti, Kadir gecesinin bir ömürlük zamana eş değer olduğunu anlatmaktadır. Eğer şu ana kadar yaşadığımız ömrü iyi değerlendiremediysek bu gece bize bir ömre bedel imkân sunmaktadır. Bu yönüyle Kadir gecesi diğer bütün kutlu zamanların üstünde ve önündedir; Yüce Rabbimizin insanlığa bir rahmet ve umut kapısı olarak bahşettiği mübarek bir gecedir. Bu gece, hayatımızın çok hızlı seyreden akışı içinde geçmişimizi değerlendirerek gafletle geçen günlerimizi sorgulama, günahlardan arınma, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz hatalara tövbe edip af ve bağışlanma dileme zamanıdır.
Üçüncü mesaj, vahiy meleği Cebrail aleyhi’s-selâm ile Allah’ın meleklerinin Kadir gecesinde yeryüzüne selâm ve esenlik getirmek üzere inmeleridir. Kur’an’ın nüzulü hürmetine bir kez yaşanan bu hadise, Cenab-ı Hakk’ın biz müminlere çok büyük bir ikramı, ihsanı ve lütfu olarak her sene tekerrür etmektedir.

Kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/kadir-gecesi-mesaji/37897?getEnglish=

Hoş Geldin Ramazan

Sohbet

 

Ramazan

İslam dünyasını sabırsızlıkla beklediği mübarek 11 Ayın Sultanı Ramazan ayı 2016 yılında 6 Haziran 2016 Pazartesi yani bu gün başladı. Kadir gecesi ise 1 Temmuz Cuma gününe denk geliyor. 4 Temmuz 2016 Pazartesi günü Ramazan Ayı’nın son günü olacak. 5 Temmuz 2016 Salı günü ise 2016 Ramazan Bayramı’nı Allah’ın izni ile idrak edeceğiz.  Ramazan ayının tüm müslümanlara hayır ve bereket getirmesini diliyor ve aynı zamanda benim de baba memleketim olan Ankara-Kutludüğündeki eski ramazan geleneklerinden bir kesit paylaşmak istiyorum.

Bu adet hala var mıdır? Eskiden babam, amcalarım, halalarım yapmışlar mıdır bilemiyorum. Maalesef sorup teyit edeceğim kimse yok 😦

Ama bu eski ramazan adetleri benim çok hoşuma gitti, çocukken ben de bazen bayramlarda şeker toplamaya çıkardım kuzenlerimle. Bana nasıl farklı, nasıl eğlenceli gelirdi anlatamam. Demek ki büyük büyük kuzenlerim, dedelerim, ninelerim de helva toplamaya giderlermiş. Helva sevmem bu yüzden mi acaba 🙂

‘KOKKUDU KOK’ DİYE BAĞIRIRLAR

Mamak ilçesinin Kutludüğün kasabasında arife günü, ‘Kokkudu Kok’ adlı bir gelenek yaşatılmaktadır. Eskiden kış aylarında, ‘Öküz Dağı’ olarak isimlendirilen dağa çıkan çobanları, daha güçlü ve dayanıklı kılmak için un, tereyağı ve pekmezden üretilen ‘öküz helvası’ yiyecek olarak çobanlara verilirdi. Helva pişirildiğinde etrafı saran tereyağı kokusunu alan çocuklar ‘koktu koktu, kokuyo’ diyerek bağırırken zamanla bu durum ‘kokkudu kok’ geleneği halini almıştır. Arife günü öğleden sonra ‘koku’ istemek için toplanan bütün çocuklar, helva kokusunu aldıkları evlere giderken ‘kokkudu kok’ diyerek bağırırlar. Evlerden helvaları toplarlar ve daha sonra topladıkları helvaları birleştirerek paylaşırlarmış. Ne güzel adetler değil mi… Keşke bu gün de bunları yapabilsek 🙂

Ramazanınız hayırlı, sofranız bereketli, orucunuz kabul ve makbul olsun….

Ramazanda Sağlıklı Beslenme

Standard

Merhaba Blog Dostlarım, Merhaba Ziyaretçilerim,

On bir ayın sultanı Ramazan’ı karşılamamıza az kala sizler için ve de kendim için ramazanda nasıl beslenmeliyiz diye bir araştırma yaptım.

Uzun ve sıcak ramazan günlerinde nasıl beslenelim, sahurda ve iftarda neler yiyelim, neler yemeyelim işte küçük ama sağlık için önemli tavsiyeler.
HAYIRLI RAMAZANLARDiyetisyen Taylan Kümeli Bakın Neler Diyor;

Yeterli ve dengeli beslenmek sağlıklı olmanın ilk şartıdır. Vücut direncinin düşmemesi için Ramazan ayında da bütün besin gruplarından yeterli ve dengeli bir şekilde tüketmeliyiz.

• Mutlaka sahura kalkılmalı, sahur yemeklerinde seçilen besinler yüksek enerji içeren ve kolay hazmedilecek besinler olmalıdır.

• İftarda, boş mideye birden yüklenilmemelidir. Orucunuzu mutlaka öncelikle oda ısısında su içerek açın.İftariyelik olarak nitelendirilen ( hurma,peynir,zeytin,pastırma)dan tadımlık(1 el kadar) pideyle yedikten sonra ,hafif bir yemek olan çorbayı 1 kase yavaş yavaş tüketin.Yemege biraz ara verdikten sonra özellkle ramazanın ilk haftası zeytinyağlı bir sebze yemeği ve salata ile iftarınızı tamamlayabilirsiniz.

• Sahur ve iftarda sıvı alımı çok önemlidir, iftardan sahura kadar olan saat aralığında azar azar sık sık su tüketmeli, mideyi dinlendiren, hazmı kolaylaştıran ıhlamur, nane, rezene, papatya gibi bitki çayları, taze sıkılmış meyve ve sebze suları, komposto, gibi içecekler içmelisiniz. Yine sahurda ayran ve kefir tüketmek de hem doyurucu hem de sıvı alımına yardımcı olduğu için doğru bir seçimdir. Bitki çaylarını sıcak suyla demledikten sonra sogutup içine dilimlenmiş limon ,kabuk tarçın,elma dilimleri koyarak için.

• İftar ile sahur arasına küçük ara öğünler eklenmeli, böylece bir hem bir defada fazla miktarda yemenin vereceği olumsuzluklar engellenmeli hem de yavaşlayan metabolizmaya destek olunmalıdır.

• Özellikle kızartmalardan, mayalı besinlerden(hamur işlerinden), aşırı şeker ve yağ içeren besinlerden, şerbetli tatlılar, çok tuzlu veya baharatlı yemekler, sucuk, sosis, pastırma gibi şarküteri ürünleri, bal/kaymak ve gazlı içecekler uzak durulması, gece oluşabilecek hazımsızlıklardan, mide yanmalarından, reflüden ayrıca kilo alma problemlerinden koruyacaktır.

• Kan şekerini hızla yükselten besinler yerine posa miktarı fazla olan besinler (kepekli ekmek, çok tahıllı ekmek, çavdar ekmeği, kepekli makarna, kepekli pirinç, sebze, meyve, kuru baklagiller, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar gibi) tokluk hissi sağladığı için tercih edilmelidir.

• Sebze ve meyve tüketimine dikkat edilmelidir. Her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi vücudun bu dönemde artan vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması ve kabızlığın engellenmesi açısından önemlidir.Yazının devamı diğer detayları buradan okuyabilir siniz. http://www.taylankumeli.com/haberler.asp?id=503

Dr. Ender Saraç’ın sitesinde de gün gün ramazan menüsü mevcut: Ramazan Menüsü

Diyetisyen Dilara Koçak’ın sayfasında da  sahura yönelik tavsiyeleri var; Sahuru İhmal Etmeyin

Günlük hayatımızda nasıl azar azar, sık sık beslenmek gerekiyorsa ramazanda bunu sürdürmeliyiz. Gün boyunca alamadığımız besin öğesi ihtiyaçlarımızı karşılamak zorundayız. Bunun için öğün sayısı artırılmalı ve mutlaka sahura kalkılmalı. Sahurda yeterli sıvı alınmalı, aşırı yağ ve tuzlu besinler tüketilmemeli. Sahurda sadece su içerek niyetlenmek veya gece yiyip yatmanın son derece zararlı olduğu unutulmamalı.
Bu nedenle sahurda protein içeren süt içilmeli, yoğurt, peynir gibi gıdalar yenmeli yanına mutlaka tam tahıllı ekmek eklenmeli. Yiyecek olarak da çorba, az yağlı yapılmış sebze, zeytinyağlı yemekler veya hafif kahvaltılardan birini seçmek en doğrusu olacaktır.

Yazının devamını okumak için buraya bir tık lütfen: Dilara Koçak/Sahur Beslenmesi

Daha önceki ramazan tavsiyelerim için buraya bakabilir siniz. 

Herkese şimdiden hayırlı ramazanlar, sağlıklı sahurlar…

Onbir Ayın Sultanı Ramazan Hoşgeldi

Standard

Onbir ayın sultanı ramazan geldi. Rabbim layıkıyla geçirenlerden etsin inşallah.

Görüntü

 

İskender Palanın şu dizelerini sizlerle paylaşmak istedim.

Maah Ey

Oruç kalkandır.
Muvatta I, 310; Müsned I, 195; Sünen (Darimî) I, 347; Sünen (Ebu Davud) II, 412

Susuzlukların ırmak olduğu günümüze kutla geldin,
hoş geldin ey!
Zamanlar güzeli ey,
kut yağdırmaya bahçemize
hoş geldin!
Mü’minleri handân; mücrimleri giryan edendin sen!
Ve şeytanı sûzân; inkarcıyı perişân edendin!..
Hoş geldin!..

Çağlar vardı, zamanlar akmıştı, yaratıkların en şereflisi üzerine fazilet aydınlığıyla doğarak gelirdin; hem acıları sevince boğarak gelirdin… Hoş geldin!..

Gufranımızdın, bağışlanmamızdın… Hoş geldin!.. Kitab’ımız, sadakamızdın… Hoş geldin!.. Selamımız ve salavatımızdın…
Hoş geldin!..

Gel ey,
yeniden gel eskisi gibi…
Yol çatını bekleyen çobanlar çeşmesi gibi ak yolumuza;
şehrin sebillerinden süzülen inkisarlarımızı yıka bir bir.
Aydınlığında terk edelim şaşırmışlığımızı,
ve ışığında arayalım kaybettiğimiz cevherleri incimercan.
Işıt içimizi ve bir pula satılan dilberlerimiz geri dönsün artık.
Rakkase kasidelerde vatan tutalım biraz ve vatan kasideleri rakkaselerce dönsün meydanları akşam, sabah.
Sersefil mahmurluklarda yitirilen alnı açık mahkumlar kurtulsun prangalarından, hücreleri aydınlatsın maaheyler (mahyalar) bir bir ve infazını bekleyen beyaz karanfiller kaldırsın yüzlerini masum sahurlara.
Canevinden vurulan medhiyeler karışsın imsaklara ve ipeksi kaldırımlarda ölen sokaklara iftar çadırları kurulsun.

Gel ey,
gel de,
erteye gün ışığı bırakmayan gecelerin hâtimesi, günlerin girizgahı ol.
Yâdı dudaklarımızı kanatan hasretleri bitir içimizde ve falcılar kırsın fincanlarını artık, çalgıcılar tellerini koparsın sazlarının.
Siyah perdelerini kapatarak hasretin, nihavendi meftun eden ruhlarımızda sabâlar okunsun.
Zulmeti aşıp gelen bengisu pınarlarından içelim zigguratlarda mumyalanıp kalan doludizgin muradlarımızı ve bermurad kalalım bir nefesçik olsun.
Büyülü akvaryumlarda mestane balıklar dönsün kutlu gelişin aşkına, ve kadir kıymet bilenlere aşk olsun.

Cihânârâ cihân içindedir arâyı bilmezler
O mâhîler ki derya içredir deryâyı bilmezler

Hatırası kora dönmüş uzak bayramların gülümseyişleriyle tutup ellerimizden iftar sevinçlerine karıştır aminlerimizi; çoğalttıkça çoğalt tazarruları gül dudaklarda.
İki sevinç arasında, bunda ve ötede müjdelenen iki sevinç arasında bir alev gibi yak ruhumuzu ve bir anda yansın amel defterlerimizin kara sayfaları.
Azrail tabaklarımıza bırakmadan ölümü hakiki oruçların iftarına ulaştır bizi.
Terk ettiğimiz nimetlerini iftar sofrasında melekler koysun önümüze ve gönül kandilinin pasını temizlesin feriştehler.
Riya desenlerinden arındırdığın nur hil’atlerini giydir seherlerde bize de, isterse ramazan hilalince arıklaşsın bedenlerimiz,
gel ey!..

Fecirden başlayarak ta güneş batıncaya kadar sevda seherinden aşk pazarlarına düşelim çiçeksiz balların arısı gibi; ve güzeller zülfünün perçem tellerinde açalım gönül nergislerinin sarısı gibi.
Tenha sokaklarda oruçsuz ve neşesiz koyma zamanı ve dağların yamaçlarında eserken gurub, uyuyan yelkenlilerimizi uyandır.
Yakınında duralım zeytin dallarının ve bir zeytin ile varalım kırkıncı kapıya.
Aynı dakikada düğümlenen zamanı paylaştır aramızda; aynı düğümde bağlanalım İrem denklemlerine.
Süzülmüş benizlerle çarşıdan dönen şehzadeler söylesin son şarkısını özlemle kadirlerin ve nefesi gül kokan çocuklar okusun son medhiyesini hasretle bayramların.
Gülabdanlardan dökülsün ellere cedlerin bereketi ve Var Eden’e ulaşsın ıtırlar iklim iklim, kuşak kuşak.

Onbir ayın sultanı, onikincim; muradım, mutluluğum, hoş geldin!.. Çifte sevince tek nimet; iki güzele bir âşık;
gel,
iyileştir içimizdeki yarayı…

Maah ey!
Aydınlat kara düşüncelerimizi, barış getir, esenlik serp dünyamıza. Çığlıklar feryâda karışmasın çağında, mazluma imdâd, mü’mine dâd erişmesin hem!..
Gülümse bize.

İskender Pala (Kaynak: İhvanforum)

 

Ramazanda iftara ne pişirsem diyenlere akşam menüsü tavsiyem

Domates Çorbası

Ali Nazik

Kurutulmuş Domates Salatası ve tatlı olarak

Çilek Soslu Puding tavsiye ediyorum

 

 

Hayırlı Ramazanlar

Standard

Onbir ayın sultanı Ramazan bu yıl sıcaklara denk geldi. Öncelikle bütün müslüman aleminin ve blogcu arkadaşlarımın Ramazanı Hayırlı Olsun…

Bu sıcaklarda oruç tutmak gerçekten büyük sabır işi. Ama sabretmenin sevabını da kazanacağımıza inanarak Ramazanda dikkat etmemiz gerekenleri bir de ben hatırlatayım dedim..

Türk toplumu olarak örf adet geleneklerimizden dolayı yağlı ve ağır yemeklerin sofralarda ağırlıklı bulunması sebebi ile birçok insan için Ramazan ayı; kilo alımı ile sonlanır. Aslında bu güzel ayı rahat, işkence çekmeden, zorlanmadan, kilo almayarak keyifle geçirmek herkesin elindedir. Memorial Hastanesi uzmanları nasıl niyet ederek oruç tutuluyorsa bu ayda yapılması gereken beslenme önerilerine de kulak vermenin ve uygulamayı niyet etmenin önemli olduğunu vurguluyor.

Oruç tutarken metabolizma yavaşlıyor
Ramazan ayında uyku ve beslenme üzeninde değişikliklerden dolayı metabolizmanın çalışması da değişmektedir. Özellikle uzun süren açlıkla beraber yavaşlaması söz konusudur. Daha hareketsiz yaşam daha az harcanan enerjiden ve iftar öğünü ile alınan yüksek kaloriden dolayı yavaşlayan bu metabolizmaların kilo alımı kolaylaşır. Alınan günlük toplam enerjilerin yağdan gelen oranı yüzde 48’lere kadar artmaktadır; bu sebeple kol, bacak ve karın bölgesindeki yağ yüzdeleri artar, kas alanları azalır.

Yağlı yiyecekler kilo alımına neden oluyor
Yurtdışında yapılan çalışmaların çoğunluğu oruç tutanların kilo kaybı yaşadığını beden kitle indekslerinin düştüğünü gösterirken, Türk toplumunun Ramazan ayında yaptığı beslenme düzeni kilo aldıklarını göstermektedir. Akşam iftar sofraları günlük alınması gereken kalorinin yüzde 65’ine yakınını kapsamaktadır. Alınan kalori yağ ve karbonhidrat ağırlıklı olunca kilo almak kaçınılmaz hale gelmektedir.

Ramazan süresince yağlı ve ağır yemekleri tercih eden kişilerin kan kolesterol düzeylerinde istenmeyen artışlar yaşanabilir. LDL kolesteroldeki ( kötü huylu ) bu artışlar toplam kolesterolü arttırabilirken günlük egzersizlerdeki azalma HDL ( iyi huylu kolesterol) seviyeleri düşebilir. Yine trigliseritler de yükselişler Ramazan ayı sonrasında kendini göstermektedir.

Hamilelik döneminde sakıncalı… Çünkü;
Hamilelik döneminde annenin beslenme durumunun yeterli ve dengeli olması annenin sağlığını daha uzun süre sağlıklı kılar, bebek sağlıklı doğar. Bazı besin öğelerinin yetersiz alınması bazı anomalilerin oluşmasına sebep olur. Örneğin; folik asit yetersizliği nöral tüp defekti, A vitamini yetersizliği mikrosefali, D vitamini yetersizliği iskelet sistem bozuklukları ve santral sinir sistemi gibi daha birçok sağlık riskleri oluşabilmektedir.

Bebek dışında annede de kansızlık, diş çürümesi, kemiklerden kalsiyum çekimi, yetersiz protein alımına bağlı ödem ve zehirlenme gibi durumlar oluşabilir. Beslenme yetersizliğinin olduğu günümüzde hamile annelerimizin oruç tutarak bu dönemi zorlaştırmamaları hastalıkların riskini artırmamaları gerekmektedir.

Türkiye’ de hamile anneler üzerinde yapılan çalışmalarda oruç tutan annelerin tutmayanlara göre kilo kaybı ve daha az enerji aldığı görülmüştür. Diyetteki protein ve karbonhidrat alımı ise oruç tutmayan annelere oranla enerjinin daha yüksek kısmını kapsamıştır. Günlük sıvı alımlarının düşmesi ile birlikte var olan kabızlık problemini daha fazla yaşadıkları ve vücudun ihtiyacını karşılamadığı da bilinen bir sonuç olmaktan geri kalmamıştır. Özellikler A ve C vitamin alımları ise günlük önerilen miktarların oldukça altında bulunmuştur. Bu sebeple anne adaylarının bu dönemi yeterli ve dengeli beslenerek geçirmeleri gerekir.

Emziren Annelere Öneriler
Anne sütünün bebeğin gelişimi açısından faydaları anlatmakla bitirilmez. Sütün yoğunluğunu ve içeriğini değiştiren faktörler arasında; annenin günlük aldığı sıvı miktarı, emzirme sıklığı ve beslenme kalitesi yer almaktadır. Oruç tutan emzikli anneler arasında yapılan çalışmalarda anne sütünün; çinko, magnezyum ve potasyum değerlerinin azaldığı görülmüştür. Bu minerallerin eksikliği; bebeklerde büyüme geriliğine, iştahsızlık, kilo alamama, tat alma duyusunda bozukluk, dikkat eksikliği, uyku bozukluğu, öğrenme kapasitesinin azalma ve özellikle de sinirsel iletilerde azalmalara yol açmaktadır.

Yine bu annelerin günlük alması gereken vitamin A ve C içeriği gerekenin altında olmuştur. Bu da annenin bağışıklık sisteminin düşmesine daha kolay hastalanır hale gelmesine enden olabilir. Bu gibi sonuçlar hem annenin sağlığını hem bebeğin sağlığını riske eder. Çünkü bu dönemlerde hem bebeğin büyüme ve gelişimi hem de annenin yetersiz beslenmesi istenilmez.

Özellikle emziklilik döneminde oruç tutan anneler oruç tuttukları bu dönem içerisinde kilo alabilirler. Bazı çalışmalar bu rakamı ortalama 1- 1,5 olarak ifade eder. Tercih edilen besin öğelerinin karbonhidrat ve yağ içerikli olması bu durumun baş nedenleridir. Kısaca annelerin en azından ilk 6 ay kesinlikle oruç tutmamaları sonraki dönemlerde tutacaklarsa da besin öğeleri ve sıvı açısından yeterli almaları gerekir.

Spor yapanların oruç tutmaları zordur
Günlük spor yaparak harcadıkları vakit uzun ve yoğun egzersizlerden oluşmaktadır. Gün içerisinde harcadıkları enerji oldukça fazladır. Oruç tutarak yapılan egzersizlerde performans azalışları gözlenir. Yine kaybettikleri sıvıyı yerine koymaları mümkün olamaz ve vücut susuz kalır.

Sporcular üzerinde yapılan bir çalışmada oruç tutanların günlük kalori alımlarında çok büyük değişiklikler görülmeksizin atletik performans kapasitelerinde azalmalar görülmüştür. Bunun sebebi günlük aldıkları kalori ya da uyku düzeninin değişmesi değil gün içinde yaptıkları yoğun egzersizden kaynaklanmaktadır.

Ramazan Ayında Nelere Dikkat Etmeli?


Mutlaka sahura kalkılmalı

Sağlıklı beslenme de sabah kahvaltısı nasıl altın değerinde bir öğünse Ramazan ayında da sahur günün ilk öğünüdür ve önemi yüksektir. Gece yatmadan önce yemek yemek veya gece kalkıp sadece su içip yatmak her ikisi de sakıncalıdır. Çünkü bu tip beslenme, yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18–20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine neden olur. Açlık süresinin uzun olması ve gece öğününü tüketmemesi sebebi ile günlük enerji ihtiyacı yeterli karbonhidrat alınmadığı için glikojen depolarından kullanılır. Bu durumda kas yıkımı olur, metabolizma yavaşlar. Belirtilerde ise; günlük hareketlerde yavaşlama, uyku isteği, baş ağrısı, halsizlik vardır. Bu şekilde oruç tutan kişiler gün içinde çabuk yorulur ve bitkin bir gün geçirirler. Dolayısı ile önem derecesi yüksek olan sahur öğünlerini atlamamak en doğrusudur.

Sahurda doygunluk kapasitesi yüksek kalorisi daha düşük besinlerin tercihi şart
Gün içinde kan şekerinin düşmesini ve uzun süreli açlık sonrası iftarda aşırı besin tüketimini engellemek için sahurda yavaş sindirilen ve besin değeri yüksek gıdaların tüketilmesi çok önemlidir. Kilo akımını engellemek, gün içinde acıkmamak ve günü daha rahat geçirebilmek amacı ile doğru tercihler yapılmalıdır.

Doygunluk içeriği yüksek besinler lifli gıdalar ve protein içeriği yüksek gıdalardır. Lifli gıdaların başında; sebze, meyve, tahıllı ürünler, kuru baklagiller, kuru meyveler, kahvaltılık bazı çeşit gevrekler gelir. Bunlar içerisinde sahurda tercih edilecek olanlar; çorba, sebze yemekleri, meyve ve tahıllı ekmeklerdir. Daha doyurucu ve yavaş sindirilmelerinden dolayı kan şekerini daha uzun süre yüksek tutarlar.

Fakat bilinmesi gereken bir gerçek vardır ki; sahurda yapılacak en güzel öğün kahvaltıdır. Kaliteli bir protein içeriğine sahip yumurtanın tok tutma özelliği vardır. Kolesterolü yüksek ya da sınırda olmayanlar yumurtayı haftada 2–3 kez tüketebilirler. Yumurta, peynir, yağlı tohumlardan ceviz, ekmek, bol yeşillik gibi çeşitlilik arttırılabilir. Ya da kahvaltılık gevrekler, müsli, yulaf ezmesi sütle beraber tüketilerek daha pratik ve doyurucu bir tercih olabilir. Evde yapılmış olan peynirli bir gözleme veya börek de miktarı kişiye uygun olarak yanında bir bardak ayran veya açık bir çay ile beraber sıklığı az olacak şekilde sahur öğününde tüketilebilir. Burada önemli olan sıklığını ve miktarını doğru planlamak gerekir. Bu açıdan bir beslenme uzmanından muhakkak öneri alınmalıdır.

Sahurda Bol Sıvı Almayı Unutmayın!
Vücudun temel gereksinmelerinden birisi de sıvı alımıdır. Oruç tutan kişilerde günlük sıvı ihtiyacı gün içinde tüketilemediği için karşılanamaz. Susuz vücut; yorgunluk, kas krampları, deride kuruma, sindirim sisteminde zorluk, sersemlik ve sıcaklık hissine sebep olur.

Bunun için muhakkak sahurda yatmadan önce, uyanınca, iftar öncesi, iftar sonrası yatana kadar sıvı tüketimini ihmal etmemek gerekir. Bunu alışkanlık haline getirmenin en akıllı yolu ise su içebileceğiniz bu saatlerde gözünüzün önünde su şişeleri bulundurmaktır.

Bu Dönemde Sıklıkla Karşılaşılan Kabızlığa Karşı Ne Yapılabilir?
Yetersiz sıvı bu dönemlerde genelde konstipasyon diğer bir değimle kabızlık riskini arttırır. Sancılı karın ağrıları, şişkinlik yaşayan bireyler daha gergin bir gün geçirirler. Bu sebeple de iftar saatinden sahur bitimine kadar en az 12- 14 bardak sıvı alınması şarttır. Yapılan çoğu çalışma; Ramazan ayı süresince oruç tutan kişilerde sıvı alımını düştüğünü fakat vücut ihtiyacının arttığını gösterir.

İftarda Nelere Dikkat Etmeliyiz?

  • Küçük bir başlangıçla iftarımızı açmalıyız. Bu zeytin, hurma, kuru meyve, ceviz, badem veya küçük bir parça cevizli sucuk gibi tercih edilmelidir. Bol suyu yanında ihmal etmemek gerekir.
  • Ilık bir çorba iftar sofralarının vazgeçilmezi olarak tüketilmelidir. Çorbanın hem sıvı ihtiyacını karşılaması hem içeriğindeki besin öğeleri hem de doygunluk verici özellikleri vardır. Ayrıca sindirime de iyi gelmektedir. Yavaş bir şekilde ½ ya da 1 kâse kişiye göre değişerek tüketilmelidir.
  • 15 -20 dakika sonrasında ana yemeğe geçmek en doğrusudur. Ana yemeği; etli veya etsiz sebze yemeği, kurubaklagil yemeği veya kızartma dışında pişirilme yöntemi uygulanarak hazırlanan et yemekleri yapabilirsiniz. Pilav ya da makarna haftada 2 max 3 kez elbette tüketilebilir. Bunu da kepekli pirinç, makarna ve bulgur pilavı tercih etmek en sağlıklısıdır.
  • Yemeğin yanında muhakkak 1 veya 2 dilim ekmek alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki en doğru karbonhidrat kaynağı tahıllı ekmeklerdir, sizi daha uzun süre tok tutar.
  • Yemeklerin yanına her akşam zeytinyağı koyulmuş bir salata yapılmalıdır. Salatayı yemenin zamanı yoktur yemeğin ilk anlarından itibaren tüketilmelidir. Çiğ sebze bol lif içeriri tokluk sağlar.

Ara Öğünü Atlamayın!

  • Yemekten sonra ara öğün mutlaka yapılmalıdır. 2.5 -3 sonrasında meyve ya da sütlü meyveli tatlılar ara öğün olarak tercih edilebilir. Tatlının ve hamur işi besinlerin sıklığına dikkat edilmelidir.
  • Unutmadan yoğun egzersizlerden kaçınılmalı fakat metabolizmayı hızlandırmak için iftar sonrasında orta tempolu yürüyüşler yapılmalıdır.

Kaynak:Pudra.com sitesinden alınmıştır.