Merhaba Dostlar,
Çok şükür Kadir Gecesine Ulaştık. Rabbim herkesin ibadetini, duasını kabul etsin. Dolu dolu geçirmeyi nasip etsin.
Bu gecede, Rabb’imize sonsuz şükürler ve hamd ü senâlarda bulunmalıyız. Gönüllerimiz, bir taraftan Ramazan ayının sonuna yaklaşmanın hüznünü, diğer taraftan da bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ne ulaşmanın heyecan ve mutluluğunu yaşamalıdır. Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı bu gecenin, biz Müslümanlar nazarındaki kıymeti sonsuzdur.
Kadir Gecesi’nin gündüzünü de gecesi gibi ihya etmek gerekir. Onun fazileti de, gecesi gibi büyüktür. Enes b. Malik’ten (ra) rivayete göre; Peygamberimiz (sas), “Dört gece vardır ki, geceleri gündüzleri, gündüzleri de geceleri gibi (faziletli)dir. O gün ve gecelerde Allah Teâlâ, yağmur ve bereketi bol bol ihsan eder, insanları cehennemden azad eder, çok miktarda ihsanda bulunur. Bunlar; Kadir Gecesi ve sabahı, arefe gecesi ve sabahı, Berat Gecesi ve sabahı, cuma gecesi ve sabahı.” (Kenzu’l-Ummal”, No: 352l4, 12/322) buyurmuşlardır. Bu gece çokça dua etmeliyiz. Çünkü dua, ibadetlerin özü, acz içindeki insanın Herşeye Gücü Yeten’i (cc) imdada çağırmasıdır. Dua, sıradan “isteme”nin ötesinde, Allah Teâlâ’nın Rablik ve İlâhlık hakikatine en köklü bir sığınma hâdisesidir: “De ki: Kulluk ve duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var!”(Furkan, 77)
Ebû Hüreyre’den gelen rivayete göre; Peygamberimiz, “Her kim iman ederek ve mükâfatını sadece Allah Teâlâ’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları mağfiret olunur. Yine her kim de faziletine iman ederek ve mükâfatını sadece Allah Teâlâ’dan bekleyerek Kadir Gecesi’nde kalkarsa (namaz kılar, ibadet ederse), geçmiş günahları mağfiret edilir.” (Buhârî; Salatu’t-Teravih 2)